Black Sheep
Kara Koyun (Uyumsuz/ Yüz karası)
I’ve had enough of all the clichés
Kara Koyun (Uyumsuz/ Yüz karası)
I’ve had enough of all the clichés
Bütün klişeleri yeterince yaşadım.
Out of sight is out of my mind
Gözden ırak olan gönlümden de ırak oluyor.
I’ve had enough of all the life-changing advice
Tüm yaşamı değiştirecek tavsiyeleri yeterince aldım.
They invent to pull the wool over my eyes.
Gözümü boyamak için atıp tuttular.
Gözümü boyamak için atıp tuttular.
I’ve had enough of all the clichés
Bütün klişeleri yeterince yaşadım.
Bütün klişeleri yeterince yaşadım.
The thought that nothing is even enough
Hiçbir şeyin yeterli bile olmadığını düşündüm.
I’m fine until the fears – they catch me unawares
İşin içine korkular girene kadar iyiyim -onlar beni gafil avlıyor
İşin içine korkular girene kadar iyiyim -onlar beni gafil avlıyor
Creep up and start to whisper sweet nothings in my ears.
Sessizce sokuluyorlar ve kulağıma hiç tatlı olmayan şeyler fısıldamaya başlıyorlar.
I’m sending out this tune
Bu ezgiyi yolluyorum.*
I’m sending out this tune
Bu ezgiyi yolluyorum.*
To places i once knew
Bir zamanlar bildiğim yerlere
Bir zamanlar bildiğim yerlere
To all the people i have lost
Kaybettiğim tüm insanlara.
Kaybettiğim tüm insanlara.
I’m sending out this tune
Bu ezgiyi yolluyorum .
Bu ezgiyi yolluyorum .
To another space and time
Başka bir yere ve zamana
Başka bir yere ve zamana
To another day in my life.
Hayatımdaki başka bir güne
I’ve had enough of all the clichés
Bütün klişeleri yeterince yaşadım.
Bütün klişeleri yeterince yaşadım.
Sticks and stones they never break me in
Sopalar ve taşlar asla bırakmadılar peşimi.
Sopalar ve taşlar asla bırakmadılar peşimi.
But every single word, no matter how absurd,
Ama her kelime, ne kadar absürt olduğu farketmeksizin,
Leaves the faintest trace under my skin.
Derinlerde küçücük izler bırakıyor.
Derinlerde küçücük izler bırakıyor.
I’ve had enough of all the clichés
Bütün klişeleri yeterince yaşadım
Bütün klişeleri yeterince yaşadım
I don’t assume the things i cannot see.
Göremediğim şeyleri varsayamam.
Göremediğim şeyleri varsayamam.
I try not to be rash – to ponder all the facts –
Aceleci olmamayı deniyorum - düşünüp taşınmak için tüm olguları-
Aceleci olmamayı deniyorum - düşünüp taşınmak için tüm olguları-
But false conclusions always seem to jump to me.
Ama yanlış çıkarımlar her zaman beni buluyor.
I’m sending out this tune
Bu ezgiyi yolluyorum.
Bu ezgiyi yolluyorum.
To places i once knew
Bir zamanlar bildiğim yerlere
Bir zamanlar bildiğim yerlere
To all the people i have lost
Kaybettiğim tüm insanlara.
Kaybettiğim tüm insanlara.
I’m sending out this tune
Bu ezgiyi yolluyorum.
Bu ezgiyi yolluyorum.
To another space and time
Başka bir yere ve zamana
Başka bir yere ve zamana
To another day in my life.
Hayatımdaki başka bir güne
Makes no difference
Farketmiyor
Farketmiyor
When i try
Ne zaman denesem
Ne zaman denesem
The numbers all
Rakamların hepsi
Multiply.
Katlanıyor.(Çoğalıyor)
+/- Çeviri Notunu Göster/Gizle :
Rakamların hepsi
Multiply.
Katlanıyor.(Çoğalıyor)
+/- Çeviri Notunu Göster/Gizle :
*send out : yollamak ,dışarı yollamak, göndermek , sunmak, bahşetmek anlamlarına geliyor.
i- tune : melodi , ezgi , nağme , şarkı.
ii- Makes no difference when I try. the numbers all multiply.Bu kısımda bir metafor kullanılmış yani hayatında ne zaman klişeleri azaltmaya, onlardan kurtulmaya çalışssa sayıları giderek artıyor.Kendini bir klişenin içinde buluyor yine.
i- tune : melodi , ezgi , nağme , şarkı.
ii- Makes no difference when I try. the numbers all multiply.Bu kısımda bir metafor kullanılmış yani hayatında ne zaman klişeleri azaltmaya, onlardan kurtulmaya çalışssa sayıları giderek artıyor.Kendini bir klişenin içinde buluyor yine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder